Yine bu bağlamda mağara resimlerini de sanatsal ifadenin ilk örnekleri olarak ele alan sergide, galeri duvarına uygulanan iki meme yer alıyor. To-Do List: Nothing (Yapılacaklar Listesi: Hiçbir Şey) ve Nobody Cares (Kimsenin Umrunda Değil) (2020). Çeşitli online platformlarda hızla yayılan ve belli bir absürt mizahı benimseyen bu resimli yazılar, var olan görselleri farklı bir mesaj iletmek adına yeniden dolaşıma sokuyor. Tuncay, çizgi film karakteri SpongeBob’un elindeki saykodelik gökkuşağı ve umursamaz bakışlarının “kimsenin umrunda değil” sloganıyla birleştiği bu meme’i galerinin duvarına uyguluyor. Sanatçı, mağara duvarlarında el izlerini ölümsüzleştirmek için 30 bin yıl önce kullanılan bir tekniğe gönderme yaparak, tempera tekniğiyle hazırlanmış kömürü boya olarak kullanıyor ve boyayı pipet yardımıyla üfleyerek negatif ve pozitif baskılar halinde duvara uyguluyor.
-
The exhibition, which considers cave art as the first example of artistic expression, features two memes applied on the gallery walls: To-do list: nothing and Nobody cares (2020). The memes with an absurd humor that spread quickly on online platforms, transform existing images to deliver a message that is different than its original. Tuncay applies the Nobody cares meme on the gallery’s wall, featuring the cartoon character SpongeBob holding a psychedelic rainbow. The artist makes reference to a 30 thousand years old technique: He uses tempera and charcoal to mix the paint, then he blows the paint through a straw making negative and positive prints on the wall.
Smiley Column
2017
Fotoğraf kağıdı üzerine dijital inkjet
baskı, alüminyum sıvama
Digital inkjet print on photo paper,
mounting on aluminium, 5 + 1 AP
40 x 30 cm
Sergi, tarih öncesi çağlar ile bugün arasında köprüler kuruyor, iki uzak zaman dilimini birbirine
güçlü bir şekilde bağlıyor. İnsanın oluşturduğu kültürü kendinden sonra var olacağını
düşündüğü bir topluluğa aktarma arzusuyla ilgilenen Tuncay, bugün internette kullandığımız
yaygın dilin emoji ve meme gibi küçük resimlerden oluşması ile mağara resimleri ve Mısır resim
yazısı arasındaki benzerliklere işaret ediyor. Gülen Suratlı Sütun (2019), sanatçının Antalya’da
bulunan Perge Antik Kenti’nde çektiği bir fotoğraf. Binlerce yıllık bir sütunun üzerine, yaklaşık
2.5-3 metre yüksekte, bir surat kazınmış. İfadesinden tam olarak emin olmamıza izin vermeyen
bir şekilde sütuna işlenmiş olan bu surat, her ne kadar yaşanan teknolojik gelişmeler ışığında
çok ileride olduğumuz sanısına kapılsak da, zamanı daha geniş ele aldığımızda gelecek
kuşakların bizleri gülünç ve ilkel bulabileceğini de hatırlatıyor.
-
The exhibition builds bridges between prehistory and today, making strong connections
between these two separate periods of time. Interested in the humane need of
transferring the current culture to a future community, Berkay Tuncay points out to the
similarities between emojis/memes-small pictures prevalent on the Internet-, and cave
art/Egyptian hieroglyphics. Smiley Column (2019) is a photograph taken at the ancient
city of Perge in Antalya. A face is carved 2.5-3 meters high onto a thousands of years
old column. This ambiguous facial expression carved on the column reminds us that
regardless of our progress with the technological advancements, future generations
might find us primitive and ridiculous when time is considered in a broader sense.
Card
Serginin merkezinde yer alan Poems from Instant Messaging (ASMR) (2020) adlı video yerleştirme, sanatçının aynı adla şiir kitabı olarak da yayımlanan çalışmasından yola çıkıyor. Anlık mesajlaşmalarda kullanılan kısaltmaların yer aldığı sözlüklerdeki sınıflandırmadan hareketle alfabetik bir düzende ilerleyen şiirler, bu kısaltmaları oluşturan söz öbeklerinden oluşuyor. Videoda ise, Nynke Norberhuis şiirleri kendi ASMR üslubuyla icra ediyor. Autonomous Sensory Meridian Response, Otonom Duyusal Meridyen Tepki olarak Türkçeleşiyor ve bazı seslerin rahatlatıcı etkisine odaklanıyor. YouTube üzerinde popülerleşen ve çok sayıda izleyici tarafından takip edilen ASMR videoları genellikle fısıltıyla konuşma, paket açma, tıklama, saç kesimi gibi farklı rahatlatıcı seslerden oluşabiliyor. Tuncay, günümüzde internet üzerinde popüler olan, hızlandırmacı çalışma kültürü, ofis hayatı, artan toplumsal kaygı ve psikolojik sorunlara karşı gelişen bu tuhaf fenomeni, şiirlerinin ASMR tekniğiyle seslendirilmesiyle üretiyor. Sanatçının buluntu şiir, somut şiir gibi deneysel alanlardan esinlenen ASMR videosu, metinle güçlü bir ilişki kuruyor ve internet dilinde önemli bir yeri olan kısaltmaları bir araya getirerek yeni anlamlar üretiyor.
-
The video installation Poems from Instant Messaging (ASMR) (2020) is positioned at the center of the exhibition. It takes its starting point from the artist’s poetry book published with the same title. The poems, consisting of longer versions of internet acronyms, are presented in an alphabetical order, imitating the dictionaries for instant messaging abbreviations. In the video, Nynke Norberhuis performs the poems in her own ASMR style. ASMR (Autonomous Sensory Meridian Response) is basically a tingling sensation experienced in response to a gentle stimulus or sound. Popularized on YouTube and followed by many people, ASMR videos usually consist of relaxing sounds creating tingling sensations such as whispering, unpacking, clicking and hair-cutting. Tuncay contributes to this popular phenomenon, which emerged against accelerationist working conditions, office life, increasing social anxiety and psychological problems, by having his poems read out loud with ASMR technique. The ASMR video inspired by experimental areas such as found poetry and concrete poetry forms a strong relationship with text, and produces novel meanings by bringing together acronyms that have a significant place in the Internet slang.
Aynı teknikle yine SpongeBob SquarePants çizgi filminden internet kültüründe yer etmiş bir görsel haline gelen, “yapılacaklar listesi” ve listedeki tek kalem “hiçbir şey”, üstü çizilerek duvara uygulanıyor. Bu ilk ve ilkel tekniği devam ettirerek bugün galeri duvarına bu şekilde bir uygulama yapmak, insanlığın kültürel devamlılık arzusuna da dikkat çekiyor.
-
Another well-known meme from the series SpongeBob SquarePants, “To-Do List” with the word “nothing” is crossed out, is applied on the wall with the same technique. Applying this preliminary and primitive technique on the gallery wall hints on humanity's desire for a cultural continuation.
Sanatçı, mağara resimleriyle meme’ler arasında bağlantılar kurmanın yanı sıra, artık klasik haline gelmiş metinlerle bugünkü yaşama biçimlerimiz arasında da bağlantılar kuruyor. Sartre’ın 30’larda yazdığı “Bulantı” ve Parquet Courts’un “Content Nausea” (İçerik Bulantısı) şarkısını referans alan Bulantı (2020) adlı fotoğraf, en sık kullanılan emoji’lerden yeşil suratlı bulantı emoji’sini sanatçının kafasına kazınmış olarak gördüğümüz bir portre. Şarkının sözleri veri yığınları altında ezilmenin yıpratıcı ve kaygı uyandırıcı doğasına işaret ediyor. Sartre ise “Bulantı”’da şöyle soruyor: “Bunca düzenli bir dünyadan korkulur mu?” Aralarında neredeyse bir yüzyıl olan bu iki metin, benzer bir şekilde topluma yayılan bunaltı ve anlam arayışına odaklanıyor.
-
Apart from finding similarities between cave art and memes, the artist also makes connections between classical texts and contemporary ways of living. Referencing Sartre’s “Nausea” which was written in the ‘30s and Parquet Courts’s song “Content Nausea”, Nausea (2020) is an artist’s portrait with the green nauseated emoji shaved on his head. The lyrics point out to the weary and anxiety inducing nature of being smashed under stacks of data. While in “Nausea” Sartre asks “What is there to fear in such a regular world?” The two texts that are a century apart both focus on societal anxiety and search for meaning.
Bulantı | Nausea
2020
Fotoğraf kağıdı üzerine dijital inkjet
baskı, alüminyum sıvama
Digital inkjet print on photo paper,
mounted on aluminium, 5 + 1 AP
70 x 50 cm
Card
Shortened version of ''Poems from Instant Messaging (ASMR)'' 2020
Card
Deniz Gül (@oddat), 2017-2019 tarihlerinde yazdığı, "Öforizmalar" olarak sunduğu tweetlerden bir seçki okuyacak. Gül’ün 2010’dan beri Twitter ile kurduğu etkileşimi özgün bir tarza dönüştü: 140 harf, bir satır, bir dize. Gündelik konular üzerine 11,000’in satırın üzerinde tweet paylaştı. Günlük sıkıntılar, zorluklar, şehir ve aşk. İletişim kurmak ve söz sahibi olmak isteyen gündelik şair, lütfen buyrun!
Deniz Gul (@oddat) will read a selection of her tweets (2017 - 2019) which she introduces with the title "Euphorisms". Her way of engaging with the platform has manifested into a unique style since 2010: 140 letters, a line, as verse. She has tweeted more than 11,000 lines, with themes that are of the ordinary. The everyday boredom, the everyday challenge, the everyday city, the everyday love. The everyday poet that wants to reach out and have a word. Please welcome!
Rita Aktay, “Possible Related Search” (2020) adlı video performans ile Google’ın görsel arama motoru üzerinden gerçekleştirdiği imaj takip deneyinin sonuçlarını paylaşacak. “İmaj” kelimesini aratarak başlayan buluntu materyal zinciri, karşılaştığı görsellere eşlik eden yazılı datayı (etiket, altyazı, başlık, tasvir) toplayarak ilerliyor, ve ansızın bir stok-fotoğraf sitesinde “turunçgiller” ile bitiyor. Çeşitli arama motoru işlevleri ve algoritmalar üzerinden sebep-sonuç ilişkileri sıkıca örülen metin, nihayetinde saçma haliyle bilişim çağının insan-ötesi anlam üretim süreçlerini belgeliyor.
In a video performance titled “Possible Related Search” (2020), Rita Aktay will share the results of an image tracking exercise conducted through Google’s image search engine. The chain of found material starts by searching the word “image” and proceeds by way of collecting the textual material (tags, captions, titles, descriptions) that accompany the encountered images, before ending abruptly with “citrus fruits” on a stock-photo website. With its cause-and-effect relations tightly woven step-by-step, thanks to search engine functions and algorithmic assistance, the text’s resulting nonsensicality becomes a document of post-human meaning making in the information age.
Emirhan Eringen, “Taşlaşma” (Petrified, 2019) çalışmasıyla, Frankfurt’a yakın bir süre içinde taşınmış “expat”larla yaptığı röportajları, antropolojik literatür ve kendi fotoğraflarıyla bir araya getiren bir düz yazı metni paylaşıyor.
In his visual essay “Petrified’’ (2019), Emirhan Eringen presents the interviews he conducted with expats who recently moved to Frankfurt, in conjunction with the anthropological literature and his photography.